Çalışma Hayatı Sorunları Konulu 46’ıncı Çözüm Arama Konferansı düzenlendi.
İNTES Başkanı Celal Koloğlu, İş Hukuku’ndaki işçi lehine yorum ilkesi çoğu zaman işverenlerimizin mağduriyetine sebep oluyor” dedi.
Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası’nın (İNTES) Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu ve Çalışma Genel Müdürlüğü ile birlikte düzenlediği “Çalışma Hayatı Sorunları Konferansı” 25 Şubat 2016 Perşembe günü yapıldı.
İNTES Başkanı Celal Koloğlu toplantının açılışında yaptığı konuşmada, daima çalışma hayatı sorunlarına çözüm aradıklarını, politikalarının ise tüm paydaşlarla diyalog olduğunu söyledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’ya yaptıkları ziyarette, sorunlara yapıcı şekilde yaklaşılmasından memnuniyet duyduklarını belirten Koloğlu şöyle konuştu:
“Sayın Bakanımızın talimatı ile Çalışma Hayatının Gündemindeki konular için toplantılar düzenliyoruz. Toplantılarımızı Sosyal Güvenlik Kurumumuz ile birlikte organize ediyoruz. Sorunlarımızın çözümü için tarafların mutabakatı önemlidir. Bugün aynı zamanda Ankara İş Hakimlerimiz, Yargıtay üyelerimiz de davetimize katılma nezaketi gösterdiler. Yargılamanın adil ve hakkaniyete uygun olduğundan hiç şüphemiz yoktur. Ancak, İş Hukuku’ndaki işçi lehine yorum ilkesi çoğu zaman işverenlerimizin mağduriyetine sebep olmaktadır.
Yüksek mahkemenin değerli üyelerinin bizlere rehber olacak tavsiye niteliğindeki görüşleriniz son derece önemlidir. İşverenlerce iş davalarını çoğunlukça kaybedilmesinde bizler ne denli hatalıyız? Haklı olduğumuzu inandığımız konularda dahi kaybettiğimiz davalar oluyor. Yani, işverenler neredeyse her durumda dava kaybediyorlar. Sektörümüzdeki dürüst işverenler, bu konuda önerilerinize ihtiyaç duymaktadır.”
Yurt dışında Türk Müteahhitlerinin giderek daha büyük ölçekli işler üstlendiklerini, istihdam potansiyelinin artması gerekirken artmadığını belirten Koloğlu, “2003 yılında yurt dışında 4,5 milyar dolar iş hacmimiz varken, yaklaşık 34.000 kişi istihdam ediyorduk. Her milyon dolar başına istihdam edilen kişi sayısı için katsayı 7,60 iken bugün itibariyle bu katsayı 1,75’dir. Bu 7,60’lık oran hiç artmadan devam etseydi 39.000 işçi yerine 228.000 işçi yurt dışına götürülmüş olacaktı. Sadece sorunlarımız nedeni ile yurt dışında götürdüğümüz işçi sayısı artmıyor.” dedi.
İşçilik maliyetlerimizin de yüksek olduğunu, mevzuattan kaynaklanan sorunlar bulunduğunu kaydeden Koloğlu üstlenilen işlerdeşirketlerimizin haksız davalara ve ek maliyete muhatap olduklarını, kaybedilen davaların Türk işçilerinin istihdamı için bir engel olduğuna vurgu yaptı.
İşverenlerin yatırım yapmayı ve istihdam yaratmayı hedeflediklerini, bunları yüklenirken teşviklerin artmasını dilediklerini anlatan Koloğlu, “Teşvikler, kayıt dışılıkla mücadelede önemli bir araç olacaktır.” dedi.
Konuşmasında asgari ücretler konusuna da değinen, asgari ücretin 2016 yılında net 1300 lira olarak belirlenmesiyle işverenlerin büyük bir sorumluluk altına girdiklerini belirten Koloğlu, bu ücret düzeyinin tüm ücret kademelerinde yükseltici etki yapacağını, bunun enflasyon ve kayıt dışı istihdamda olumsuz sonuçlara neden olabileceğini söyledi.
Cevdet Ceylan, Kendi aramızda istişarelerle, görüşmelerle sorunlara çözüm üretiriz, çözüm buluruz.”
SGK Başkan Vekili Cevdet Ceylan yaptığı açış konuşmasında, işverenlerin sorunlarına çözüm üretmeye ve katkı sağlamaya çalıştıklarını ve işverenleri ortak bir paydaş olarak gördüklerini söyledi. Ceylan şöyle konuştu:
“İşverenlerimize kapımız her zaman açık, bundan sonra da bu ortak çalışmalarımız devam edecek. Hepinizin de bildiği üzere, şu anda yaklaşık 10’un üzerinde teşvik uygulamamız devam ediyor. Yine, son yaptığımız düzenlemelerle ilave 6 puanlık teşvikte 10 işçi sınırını kaldırarak işverenlerimizin tamamının bu teşvikten faydalanmasının önünü açtık. Yine, asgari ücret uygulamamızla 100 liraya kadar asgari ücret desteği sağladık. Yurt dışında iş üstlenen müteahhitlerimizin prime esas kazançlarının üst sınırını 6,5 kattan 3 kata düşürdük. Keza, onların 5 puanlık prim teşvikinden faydalanma imkânları yoktu, bunu sağladık.”
Ceylan bu sorunların çözüme kavuşturulduğunu ancak iş hayatının dinamikliği ile yeni sorunların olabileceğini belirterek “ Siz çözüyorsunuz başka sorunlar geliyor veya ihtilaflı konular oluyor. Yargıyı meşgul ediyoruz bu alanda. İnşallah Kendi aramızda istişarelerle, görüşmelerle sorunlara çözüm üretiriz, çözüm buluruz” dedi.
21. Hukuk Dairesi Başkanı Balcı’nın konuşması
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı Mesut Balcı, İşverenlerin genel olarak sorunlarını bildiğini aktardı.
Balcı Türkiye’de çalışma hayatında önemli problemlerin başında kayıtsızlık olduğuna vurgu yaparak “Temel mesele, kayıtsızlık. Örneğin işveren ücret bordrosu, puantaj kayıtları yok. İş kazası meydana geliyor ve Yargı mensupları işçi alacağı davasına bakıyor. Yasal yükümlülüklerini gerçekleştirdiğini ispat edemiyorsun, izin defterin yok, hiçbir kaydın yok, ondan sonra diyorsun ki ‘Yargı işçi lehine yorum yapıyor. Biz iş kazalarına da bakıyoruz, işçilik haklarına bakan bir daire değiliz. İş kazalarında işçi lehine yorum ilkesi diye bir şey yok. Herkes kendi kusurundan sorumlu. Yurt dışında iş aldığınızda oraya göre bir firma kurdunuz, firmayla aranızda bir sözleşme ya da belge yok. Öyle olaylar geliyor ki, kimin işçisidir bu, onu bile bulmakta güçlük çekiyoruz. “
Hastalandıktan sonra doktora gitmek gibi, bir uyuşmazlık çıktıktan sonra avukata gidildiğini belirten Balcı şunları söyledi:
“Benim işverenlere tavsiyem, iş hukukundan anlayan bir hukuk bölümünüz olsun. Onlara, ne yapmamız lazım bu davaları kaybetmemek için diye sorun?
Balcı iş güvenliği eğitimi verilmesini gerektiren yasalar çıktığını ama bu eğitimlerin kâğıt üzerinde yapıldığını ancak işverene ceza vermekle de işçinin eğitilemeyeceğini aktaran Balcı işçilere risklerin iyi öğretilmesi gerektiğini söyledi. İş kazalarında sadece işverenin önlemleri ile de çözülemeyeceğine vurgu yapan Balcı konuya ilişkin görüşlerini şöyle aktardı “İşçinin kayıtsızlığı dedim, işçinin kayıtsızlığı da şuradan kaynaklanıyor: işçi bana bir şey olmaz dedirtmeniz lazım, çünkü bana bir şey olur.
Yeni Borçlar Yasası’na göre bütün ödemeler banka kayıtlarıyla yapılacağını söyleyen Balcı ödenen belgelerin banka kanalıyla olacağını, Yargı olarak ancak belgelere itibar edilebileceğini belirterek kayıtların iyi tutulmasının önemine değindi ve sözlerini şöyle ifade etti “Çare şu: Hasta olmadan doktora gitmek ve kayıtlarımızı düzgün tutmak, sözleşmelerimizi düzgün yapmak. Üst işverenseniz sözleşme yapıp orada diyeceksiniz ki ‘İş kazası olursa alt işveren olarak sen sorumlusun.’ Tabii, bu bizi bağlamıyor ama, ikiniz arasında bağlayıcı oluyor.”
Daha sonra oturum başkanlığını Profesör Doktor Cem Kılıç’ın yaptığı “Çalışma Hayatının Sorunları” konulu panele geçildi.
Panelde İŞKUR Genel Müdürü Vekili Mehmet Ali ÖZKAN, Çalışma Genel Müdürü Nurcan ÖNDER, Sigorta Primleri Genel Müdürü Ahmet AÇIKGÖZ, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Üyesi Harun KARA konuşmacı olarak yer aldılar.
Oturuma geçmeden önce kısa bir konuşma yapan Prof. Kılıç, inşaat sektöründe firmalarımızın dünya çapında gelişmiş devletlerin firmalarıyla rekabet ettiklerini söyledi. Kılıç, “Müteahhitlik hizmetlerinde, özellikle yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde teşvik mekanizmalarına önem verilmelidir. Türk inşaat sektörü, özellikle yurt dışı taahhüt hizmetlerinde çok profesyonelleşmiştir.”dedi.
İŞKUR Genel Müdürü Özkan istihdam teşviklerine önem veriyoruz.
İŞKUR Genel Müdür Vekili Mehmet Ali Özkan, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde karşılaşılan birtakım sıkıntıları gördüklerini belirterek, “ Bunun çözümüne ilişkin olarak da geçmişte sektör temsilcileriyle de birçok kez bir araya geldik. Bazı çözümler bulduk ama maalesef çalışma hayatı, sözleşmeler farklı durumlarla insanlar karşılaşabiliyor.” dedi.
Yurt dışına İŞKUR aracılığıyla gönderilmiş olan işçi sayısında önemli düşüş olduğunu, Rusya’daki sayının da 9 binden 4.379’a düştüğünü söyledi.
Çalışanların mesleki eğitimi ve 26 Mayıs 2016 tarihinden sonra zorunlu olacak mesleki yeterlilik belgeli işçi çalıştırılması zorunluluğu konusuna değinen Özkan, İşverenlerin mevcut çalışmalarına yönelik olarak iş birliği yoluyla kurslar düzenleyebildiklerini aktardı. Özkan 26 Mayıs 2016 tarihinden itibaren 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’na göre ustalık belgesi almış olanlar ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı mesleki ve teknik eğitim okullarından ve üniversitelerin mesleki teknik eğitim veren okullarından ilgili mesleğe ilişkin diplomalarının bulunması ya da MYK belgesi olması gerektiğini hatırlattı.
Özkan, konuşmasında istihdam teşvikleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler aktardı.
Çalışma Genel Müdürü Önder ana hedef “İnşaat sektöründe üretim ve hizmet kalitesini uluslararası standartlara ulaştırmak”
Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder, yaptığı konuşmada, 2023’e kadar ülkemizde alınacak bütün istihdam politikalarını içeren Ulusal İstihdam Stratejisi’nde seçilen 7 sektörden birisinin inşaat sektörü olduğunu belirterek, “Hem sektördeki çalışan sayısının fazla olması hem de büyümenin istihdam esnekliğinin en yüksek olduğu sektörlerden biri olması bu kararda etkili oldu. Bunun için dört tane ana politikamız var. Bu politikalar: Mevcut istihdam imkânlarının geliştirilmesi, nitelikli iş gücü talebini karşılamaya yönelik Bakanlık tarafından tedbirler alınması, iş sağlığı güvenliği bilincinin yerleştirilmesi ve kayıt dışı istihdamın engellenmesidir.”dedi. Önder, 10. Kalkınma Planımızda İnşaat sektöründe üretim ve hizmet kalitesini uluslararası standartlara ulaştırmak ana hedef olarak alındığını vurguladı.
Önder, Suriyeli mültecilerden 7.500’üne çalışma izni verdiklerini söyledi. Suriye’den gelen geçici koruma altındakilere çalışma iznine başvuru hakkı verdikleri kaydeden Önder,”Başka hiçbir evrak veya belgeye ihtiyaç kalmaksızın iş yerinde çalıştırılan Türk vatandaşı işçi sayısının yüzde 10’una kadar çalışma izni verildi.” dedi.
Sigorta Primleri Genel Müdürü Tokgöz sigortalı sayısında ciddi artışlar var.
Sosyal Güvenlik Kurumu Sigorta Primleri Genel Müdürü Ahmet Tokgöz, Sosyal güvenlik reformuyla gerçekten sosyal güvenlik hizmetlerinde bir devrim olduğunu söyledi. Sigortalı sayısında çok ciddi artışlar olduğunu, 14 milyonun üzerinde zorunlu sigortalı bulunduğunu belirten Tokgöz, şöyle konuştu:
“21,5 milyona dayanan toplam sigortalı sayımız var. 2000’lerde yüzde 50’lerde olan kayıt dışı istihdam, 33,2’ye kadar indi. Bu çalışmalarımız daha da devam edecek. Bu arada, 1 milyon 740 bin aktif işverenimiz var, bize bildirge veren, sigortalı çalıştıran siz değerli işverenleriz var. Siz değerli işverenlerimizden aldığımız primlerle gelirlerimizi sağlayıp, emeklilerimize gereken ödemeleri yapma durumundayız. Yurt dışı sigortalıların sayıları yaklaşık 30 bin kişidir, 387 işverenimiz var yurt dışına giden sigortalılarımız dilerlerse kendileri uzun vadeli primlerini ödeyebiliyorlar. Yaklaşık olarak da 13 bin civarında sigortalımızın kendisi emekli primlerini ödemeye devam ediyor. İsteyeceğimiz belgeleri de e-Bildirge ekranlarından taranarak bize vermenize dair bir teknik çalışmaya da başladık.”
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Üyesi Harun Kara
“Değerli yöneticimiz, de çok kısa ve öz olarak ‘Dertliyiz, kederliyiz’ dedi, anladık, fakat fazla alınganlık göstermiyorum.”diyerek sözlerine başlayan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Üyesi Harun Kara, dairenin sosyal güvenlik yönünden ihtilaflara, bir de iş kazasından doğan tazminatla ilgili ihtilaflara baktığını söyledi.
“İşverenin kusuru varsa kusuru kadar sorumlu” olduğunun altını çizen kara şöyle konuştu:
“Şimdi, halk arasında şöyle bir söz var: ‘Ya, trafiğe çıktığın anda yüzde 25 kusurlusun kardeşim, itiraz etme.’ İşveren de diyor ki, ‘Kardeşim, ben iş yeri açmakla yüzde 50 kusurlu sayıyor bilirkişi. Niçin? Oysa ben sayfalarca sertifika ekledim, işçiyi kursa gönderdim, belge aldım, eğitim verdim. Daha ne yapayım?’ Kendince tabii ki haklı yönleri ilk bakışta kulağa geldiğinde olabilir. Fakat ben teker teker şimdi, işverenlere sorumluluk getiren özellikle bazı başlıkları anlatmaya çalışacağım. Sayın Başkan bir de şunu söyledi ‘işverenlerimiz artık mal ve hizmet üretimine yönelik işlerde biz iş yapamıyoruz. İşverenlerimiz daha risksiz inşaat grubuna yöneldi…’ Oysa ki, inşaat grubunun derdi ve sorunlarının gerçekten çok daha büyük olduğu ortada. Nasıl ki, bakıyoruz istatistiklere, her 100 kazadan 34 tanesi inşaat sektöründe ya ölümlü ya yüzde 100 maluliyete sebebiyet verecek derecede. Bunun neticesi ne çıkıyor karşımıza? İşçilerin ya kendisinin ya yakınlarının açtıkları bedensel zararlara ilişkin doğrudan maddi ve manevi tazminat davaları. Peki, burada ne yapılabilir? Şu an Dairemizde kesinlikle artık sorumluluk, ‘kusur sorumluluğu’ diyoruz, ‘İşverenin kusuru varsa kusuru kadar sorumlu’ diyoruz. Bu çok önemli bir gelişmedir. En büyük yapılacak işlemlerden bir tanesi de kayıtlı sisteme geçmek. Mutlaka uygulanıyor fakat yeterli olduğunu söylemek hiç mümkün değil. Muhasebecilerinizi iyi seçin diyorum. “
Konferans soru cevap bölümü ile sona erdi..